Allah Katında Değersiz Kişi

Kur’an; inanç, ibadet ve ahlakla ilgili öğütler verir. Ahlakla ilgili yapılmasını istediği emirleri, bir de yapılmamasını istediği yasakları vardır. Yasaklardan biri var ki, onu çiğneyenler hakkında Allah (cc) çok ağır bir ifade kullanıyor. “Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların âhirette hiç nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem veren bir azap vardır. (Al-i İmran, 3/77) Ayet, hile ve düzenbaz yöntemlerle dünyevi kazanç elde etme yolunda Allah adına yemin edip sözünde durmayan, O’nun adını kötü emellerine alet eden kimsenin ahirette düştüğü durumu anlatıyor. Ahirette onların nasibi olmayacak. Allah onlarla konuşmayacak. Onların yüzüne bile bakmayacak. Günahlarını da temizlemeyecek. Çok acı bir ceza da onları bekliyor. Kur’an’a genel olarak bakıldığında, Allah’ın çok affedici ve bağışlayıcı olduğu çok yerde dile getirilirken, yalan yere yemin eden ve Allah’ın adını istismar edenin bu şekilde cezalandırılacak olması çok düşündürücüdür. Bunun anlamı şudur; Allah, insana çok değer veriyor ve insan haklarının korunmasını önemsiyor. Yönetimde adalet, tartı ve terazide ölçülü olmak, sözlerde sadakati korumak, beşeri ilişkilerde dürüstlüğü yaşatmak Allah’ın kullarından beklediği en önemli sorumluluklardır. Aldatmak, rüşvet, hile ve sahtekarlık gibi insan haklarını yerle bir eden ahlaksızlıkları ise şiddetle yasaklıyor.  Özellikle kul hakkını hafife alanlara ciddi uyarıda bulunuyor. Nitekim başka ayetlerde de şöyle buyurur; “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun! Onlar düşünmezler mi ki, büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler!” (Mutaffifin, 83/1-5) “Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Bile bile, günaha saparak, insanların mallarından bir kısmını yemeniz için onun bir parçasını yetkililere aktarmayın.”(Bakara, 2/188) Hz. Muhammed (sas) de kul hakkını ihlal etmenin, Allah’a karşı yapılması gereken görevleri ihlal etmekten daha ağır olduğunu haber veriyor; “Ümmetim içinde asıl müflis, kıyamet gününde namaz, oruç ve zekâtla beraber gelir. Ama dünyada iken şuna sövmüş, buna iftira atmış; ötekinin malını yemiş; berikinin kanını dökmüş; diğerini de dövmüştür. İhlal ettiği bu hakların karşılığı olarak onun iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesabı görülmeden iyilikleri biterse, onların günahlarından alınarak bunun üzerine yüklenir; sonra da cehenneme atılır.” (Müslim, Birr, 59) Bu ayetler ve hadisten anlaşıldığı üzere, insanların mal, can ve onuruna zarar veren söz ve davranışlarla kul hakkına girmek, Allah katında büyük bir suç ve günahtır. Öyle ki bu günahlar, Allah için yerine getirilen namaz, oruç ve zekat gibi ibadetlerin sevaplarını sıfırlayıp ahirette iflasa götüreceği bildirilmiştir. Bir de yalan yere yemin edip işlediği bu kötülüklere Allah’ı kalkan yapmak ise, o kişiyi Allah katında tamamen itibarsız ve değersiz kılıyor. Dolayısıyla, Hz. Muhammed’in “Din samimiyettir” (Müslim, İman, 95) sözünde belirttiği üzere, Allah’a ve ahiret yurduna inanan kimse, Allah ve Resûlü başta olmak üzere, herkese karşı samimi davranmalı, her türlü hile ve sahtekarlıklardan uzak durmalıdır.

Allah Katında Değersiz Kişi
Kur’an; inanç, ibadet ve ahlakla ilgili öğütler verir. Ahlakla ilgili yapılmasını istediği emirleri, bir de yapılmamasını istediği yasakları vardır. Yasaklardan biri var ki, onu çiğneyenler hakkında Allah (cc) çok ağır bir ifade kullanıyor. “Allah’a verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle satanlara gelince, işte onların âhirette hiç nasipleri yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için elem veren bir azap vardır. (Al-i İmran, 3/77) Ayet, hile ve düzenbaz yöntemlerle dünyevi kazanç elde etme yolunda Allah adına yemin edip sözünde durmayan, O’nun adını kötü emellerine alet eden kimsenin ahirette düştüğü durumu anlatıyor. Ahirette onların nasibi olmayacak. Allah onlarla konuşmayacak. Onların yüzüne bile bakmayacak. Günahlarını da temizlemeyecek. Çok acı bir ceza da onları bekliyor. Kur’an’a genel olarak bakıldığında, Allah’ın çok affedici ve bağışlayıcı olduğu çok yerde dile getirilirken, yalan yere yemin eden ve Allah’ın adını istismar edenin bu şekilde cezalandırılacak olması çok düşündürücüdür. Bunun anlamı şudur; Allah, insana çok değer veriyor ve insan haklarının korunmasını önemsiyor. Yönetimde adalet, tartı ve terazide ölçülü olmak, sözlerde sadakati korumak, beşeri ilişkilerde dürüstlüğü yaşatmak Allah’ın kullarından beklediği en önemli sorumluluklardır. Aldatmak, rüşvet, hile ve sahtekarlık gibi insan haklarını yerle bir eden ahlaksızlıkları ise şiddetle yasaklıyor.  Özellikle kul hakkını hafife alanlara ciddi uyarıda bulunuyor. Nitekim başka ayetlerde de şöyle buyurur; “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun! Onlar düşünmezler mi ki, büyük bir günde (hesap vermek için) diriltilecekler!” (Mutaffifin, 83/1-5) “Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Bile bile, günaha saparak, insanların mallarından bir kısmını yemeniz için onun bir parçasını yetkililere aktarmayın.”(Bakara, 2/188) Hz. Muhammed (sas) de kul hakkını ihlal etmenin, Allah’a karşı yapılması gereken görevleri ihlal etmekten daha ağır olduğunu haber veriyor; “Ümmetim içinde asıl müflis, kıyamet gününde namaz, oruç ve zekâtla beraber gelir. Ama dünyada iken şuna sövmüş, buna iftira atmış; ötekinin malını yemiş; berikinin kanını dökmüş; diğerini de dövmüştür. İhlal ettiği bu hakların karşılığı olarak onun iyiliklerinden alınıp hak sahiplerine verilir. Şayet hesabı görülmeden iyilikleri biterse, onların günahlarından alınarak bunun üzerine yüklenir; sonra da cehenneme atılır.” (Müslim, Birr, 59) Bu ayetler ve hadisten anlaşıldığı üzere, insanların mal, can ve onuruna zarar veren söz ve davranışlarla kul hakkına girmek, Allah katında büyük bir suç ve günahtır. Öyle ki bu günahlar, Allah için yerine getirilen namaz, oruç ve zekat gibi ibadetlerin sevaplarını sıfırlayıp ahirette iflasa götüreceği bildirilmiştir. Bir de yalan yere yemin edip işlediği bu kötülüklere Allah’ı kalkan yapmak ise, o kişiyi Allah katında tamamen itibarsız ve değersiz kılıyor. Dolayısıyla, Hz. Muhammed’in “Din samimiyettir” (Müslim, İman, 95) sözünde belirttiği üzere, Allah’a ve ahiret yurduna inanan kimse, Allah ve Resûlü başta olmak üzere, herkese karşı samimi davranmalı, her türlü hile ve sahtekarlıklardan uzak durmalıdır.