Gazzeli Hamit ve Alman Köpeği
Geçen gün sosyal medyada bir videoya denk geldim. Videonun konusu bir kere daha hem Müslüman hem de insan olarak beni utandırdı. Bir yandan da Batı’nın değerler sıralaması ve İslam dünyasının ahvali üzerine düşündürdü. Videoya denk gelmeyenler açısından olayı kısaca aktaralım. Gazzeli Hamit İsrail katliamları sebebiyle defalarca yer değiştirmek zorunda kalanlardan sadece biri. Onu meşhur edip videoya konu yapan husus ise yer değiştirmelerin birinde bir Alman kurduna denk gelmesi. Birkaç gün geçtikten sonra sahibi çıkmayınca köpeği sahiplenmiş ve ismini de "Garip" koymuş. O günden sonra Hamit ile Garip beraber hareket etmiş ve İsrail’in saldırılarından beraber kaçmaya başlamışlar. Gazzeli Hamit bir süre sonra Garip ile olan dostluğunu sosyal medyada paylaşmış. Sosyal medyanın gücü bir kere daha etkisini göstermiş ve bunun sonucunda basında birçok habere konu olmuş. Sadece internet üzerinden bu dostluğu ele alan bir gazete haberi 7 dile çevrilmiş ve 5 milyon insana ulaşmış. Bunun üzerine Avrupa merkezli hayvan hakları örgütü Hamit’e ulaşmış ve köpeğin durumunu sormuşlar. Çadırın fotoğrafları ve yaşam koşullarına dair bütün bilgileri talep etmişler. Hamit bu isteklerini yerine getirmiş ve fotoğraflarla birlikte bütün bilgileri paylaşmış. Fotoğraflardan köpeğin içinde bulunduğu yaşam koşullarını gören hayvanseverler köpeğin daha iyi bir yuvaya kavuşması ve yaşam koşullarının iyileşmesi için seferber olmuşlar. Öyle ki köpeği Gazze’den tahliye etmenin yollarını bile araştırmışlar. Çünkü İsrail Gazze’de hiçbir canlının yaşamayacağı şekilde bir ortam olması için bütün gücüyle saldırıyor. Hayvanseverler Hamit’in paylaşımı altına doluşmuşlar ve köpeği sahiplenmek için birbirleriyle yarışa girmişler. Bu süreçte herkesin unuttuğu bir kişi var. O da köpeği sahiplenen Hamit. Hamit ne de olsa Gazzeli, o da diğer Gazzeliler gibi dünyanın umurunda değil. Hamit’in yanındaki köpek için seferber olan Batılılar onu koruyan ve gözeten Hamit’i görmezden gelmişler. Bir köpeğe bile uygun görmedikleri ortamda Hamit’in ve nice Hamitlerin yaşam şartlarını hiç sorma gereği duymuyorlar. Bu olaydan şahsım olarak iki ders çıkarttım: 1- Batının değerler manzumesinde Alman cinsi köpeğin değeri Müslüman insanın değerinden daha fazla. Bir köpeğe harcadıkları para, sarf ettikleri çaba ve gösterdikleri sevginin milyonda birini bir Müslümana göstermekten imtina ediyorlar. Kendi ülkelerinde sivrisineklerin ölmemesi için çevreyi ilaçlamaktan kaçınan Amerika, dünyanın dört bir tarafında Müslümanların üzerine bombalar yağdırmaktan hiç çekinmiyor. Hayvan sevgileri insan sevgisinin fersah fersah ötesine geçmiş. Ama bu hayvan da kendi cinslerinden olmalı. Yoksa Gazze’de kötü yaşam koşulları içinde yaşamaya çalışan binlerce kedi ve köpek daha var ve bunların hiçbirisi Batılıların umurunda değil. 2- Bedensel olarak var olan ama ruhen ölmüş olan bir İslam dünyası ile karşı karşıyayız. Kendi köpeklerine sahip çıkan ve onun için kıtalar ötesinden çaba sarf eden Batılılara karşılık yanı başında açlıktan ölen Müslüman kardeşinin üzerine kapıları kapatan Müslüman ülkeler var. Bu haldeyken bile ceviz kabuğunu doldurmayacak konular için kavga etmekten çekinmiyorlar. Hatta çoğu, kardeşlerini katleden Batılı liderlere kendilerini hoş gösterme çabasında. Halbuki bilmiyorlar ki sırası geldiğinde bu kişiler onların da celladı olacak. Gazze bütün dünyanın gözü önünde katlediliyor, Gazze bütün dünyanın gözü önünde yok ediliyor, Gazze bütün dünyanın gözü önünde açlığa ve yokluğa mahkum ediliyor. Şu ayetler ise adeta şimdi inmişçesine bize hitap ediyor. Bir kere daha okuyup düşünelim: “Size ne oldu da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!’ diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise bâtıl dava uğrunda savaşırlar. Şu halde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphe yok ki şeytanın planı (tuzağı) daima zayıftır.” (Nisâ, 4/75-76)

Geçen gün sosyal medyada bir videoya denk geldim. Videonun konusu bir kere daha hem Müslüman hem de insan olarak beni utandırdı. Bir yandan da Batı’nın değerler sıralaması ve İslam dünyasının ahvali üzerine düşündürdü. Videoya denk gelmeyenler açısından olayı kısaca aktaralım.
Gazzeli Hamit İsrail katliamları sebebiyle defalarca yer değiştirmek zorunda kalanlardan sadece biri. Onu meşhur edip videoya konu yapan husus ise yer değiştirmelerin birinde bir Alman kurduna denk gelmesi. Birkaç gün geçtikten sonra sahibi çıkmayınca köpeği sahiplenmiş ve ismini de "Garip" koymuş. O günden sonra Hamit ile Garip beraber hareket etmiş ve İsrail’in saldırılarından beraber kaçmaya başlamışlar.
Gazzeli Hamit bir süre sonra Garip ile olan dostluğunu sosyal medyada paylaşmış. Sosyal medyanın gücü bir kere daha etkisini göstermiş ve bunun sonucunda basında birçok habere konu olmuş. Sadece internet üzerinden bu dostluğu ele alan bir gazete haberi 7 dile çevrilmiş ve 5 milyon insana ulaşmış. Bunun üzerine Avrupa merkezli hayvan hakları örgütü Hamit’e ulaşmış ve köpeğin durumunu sormuşlar. Çadırın fotoğrafları ve yaşam koşullarına dair bütün bilgileri talep etmişler. Hamit bu isteklerini yerine getirmiş ve fotoğraflarla birlikte bütün bilgileri paylaşmış.
Fotoğraflardan köpeğin içinde bulunduğu yaşam koşullarını gören hayvanseverler köpeğin daha iyi bir yuvaya kavuşması ve yaşam koşullarının iyileşmesi için seferber olmuşlar. Öyle ki köpeği Gazze’den tahliye etmenin yollarını bile araştırmışlar. Çünkü İsrail Gazze’de hiçbir canlının yaşamayacağı şekilde bir ortam olması için bütün gücüyle saldırıyor. Hayvanseverler Hamit’in paylaşımı altına doluşmuşlar ve köpeği sahiplenmek için birbirleriyle yarışa girmişler.
Bu süreçte herkesin unuttuğu bir kişi var. O da köpeği sahiplenen Hamit. Hamit ne de olsa Gazzeli, o da diğer Gazzeliler gibi dünyanın umurunda değil. Hamit’in yanındaki köpek için seferber olan Batılılar onu koruyan ve gözeten Hamit’i görmezden gelmişler. Bir köpeğe bile uygun görmedikleri ortamda Hamit’in ve nice Hamitlerin yaşam şartlarını hiç sorma gereği duymuyorlar. Bu olaydan şahsım olarak iki ders çıkarttım:
1- Batının değerler manzumesinde Alman cinsi köpeğin değeri Müslüman insanın değerinden daha fazla. Bir köpeğe harcadıkları para, sarf ettikleri çaba ve gösterdikleri sevginin milyonda birini bir Müslümana göstermekten imtina ediyorlar. Kendi ülkelerinde sivrisineklerin ölmemesi için çevreyi ilaçlamaktan kaçınan Amerika, dünyanın dört bir tarafında Müslümanların üzerine bombalar yağdırmaktan hiç çekinmiyor. Hayvan sevgileri insan sevgisinin fersah fersah ötesine geçmiş. Ama bu hayvan da kendi cinslerinden olmalı. Yoksa Gazze’de kötü yaşam koşulları içinde yaşamaya çalışan binlerce kedi ve köpek daha var ve bunların hiçbirisi Batılıların umurunda değil.
2- Bedensel olarak var olan ama ruhen ölmüş olan bir İslam dünyası ile karşı karşıyayız. Kendi köpeklerine sahip çıkan ve onun için kıtalar ötesinden çaba sarf eden Batılılara karşılık yanı başında açlıktan ölen Müslüman kardeşinin üzerine kapıları kapatan Müslüman ülkeler var. Bu haldeyken bile ceviz kabuğunu doldurmayacak konular için kavga etmekten çekinmiyorlar. Hatta çoğu, kardeşlerini katleden Batılı liderlere kendilerini hoş gösterme çabasında. Halbuki bilmiyorlar ki sırası geldiğinde bu kişiler onların da celladı olacak.
Gazze bütün dünyanın gözü önünde katlediliyor, Gazze bütün dünyanın gözü önünde yok ediliyor, Gazze bütün dünyanın gözü önünde açlığa ve yokluğa mahkum ediliyor. Şu ayetler ise adeta şimdi inmişçesine bize hitap ediyor. Bir kere daha okuyup düşünelim:
“Size ne oldu da Allah yolunda ve ‘Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!’ diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz? İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise bâtıl dava uğrunda savaşırlar. Şu halde şeytanın dostlarına karşı savaşın. Şüphe yok ki şeytanın planı (tuzağı) daima zayıftır.” (Nisâ, 4/75-76)